Mohammad Ghaderi: 4+1 grubuyla İran arasındaki toplantı ABD’nin nükleer anlaşmadan yasadışı bir şekilde çekilmesi sonucu oluşan ortamı masaya yatırma amacıyla dün Viyana’nın Coburg Hoteli’nde gerçekleşti.
Anlaşmanın bir tarafı olan AB Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini’n başkanlığında düzenlenen bu toplantıya Dışişleri Bakanı Zarif’in yanı sıra Rusya, Çin, Fransa, Almanya ve İngiltere dışişleri bakanları da katıldı. Bu oturumun asıl nedeni ise İran ile anlaşmanın diğer tarafları arasındaki işbirliğinin sürdürülmesi için açık çözüm yollarını aramaktı; önceden belirlenmiş plana göre de toplantının sonunda Avrupa’nın hazırladığı öneri paketi İran’a sunulacaktı.
Ancak Mogherini bu konuya ilişkin düzenlenen 10 maddelik bir bildiride AB’nin Anlaşmaya yönelik taahhüt ettiği başlıkları sıraladı.
Burada dikkate almamız gereken bazı önemli noktalara değinmemiz yararlı olacak:
Birinci; sözü geçen bildiriyi ve özellikle de 8. maddeyi esas alırsak mantıklı olarak AB’nin gelecekte yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde küresel hukuk ilkeleri açısından dayanabileceğimiz herhangi pratik ve açık bir güvenceden bahsetmek imkansızdır.
İkinci; anlaşmanın Avrupalı tarafları ABD’nin çekilmesi ardından art arda yaptıkları ifadeler aracılığıyla ticari ve sigorta şirketlerinin yanı sıra para-bankacılık alanında faaliyet gösteren müesseselerin de İran’la işbirliğini devam ettirilmeleri için güçsüz kaldıklarını açıkladılar; bu yüzden de sözü geçen bildiride yer alan karmaşık tabirler eski ifadelerin yanında yer alarak tutarsız ve zıt bir ortam tasvir edip açık şekilde AB’nin dediklerine uymaya kadir olmayacağını açığa çıkarıyor.
Üçüncü; anlaşmanın Avrupalı liderleri daha önce ileri sürdükleri iddialarda defalarca İran’ın bölgesel hegemonyasi ile füze programı konularına işaret ederek bunlarla ilgili kaygı duyduklarını belirttiler. İran’ın uluslararası bir konvansiyon olan “FATF”i imzalamaya zorlamaları ise bu iddialara dayanmaktaydı. Şimdi akıllara gelen soru ise şu ki bildirinin hangi maddesi AB’nin gelecekte de bu tür bahanelerden dolayı taahhütlerine uymamasını engelleyebilir.
İşte tüm bunların yanında geçen 48 saat boyunca Cumhurbaşkanımız ile Dışişleri Bakanımızn AB tarafından sunulan önerilerin hayal kırıklığına yol açtığını ifade etmelerini dikkate alırsak Avrupa’nın ABD fobyası gibi nedenlerden dolayı bağımsız bir küresel aktör konumunda boy göstermeye hazır olmadığını görebiliriz.
Sonuç olarak İran’ın her türlü açık ve hukuksal bir güvenceden uzak böylesi karışık önerileri göz ardı ederek AB’nin Arap-İbri-Amerikan üçgeninden etkilenmeyerek ABD’den bağımsız hareket etmeye karar vermediği sürece kendi ulusal menfaatlerini Avrupalı liderlerin tereddüdüne kurban vermeyeceği apaçık ortada.
yorumunuz